Denizli Alternatif Haber

İrfan Osman Hatipoğlu

Nikfer köyünde, çocukluğumda sinemacı Çorapçı Mehmet vardı. Getirdiği filmleri tanıtırken “aşk, nefret, intikam, tekmili birden” diye anons ederdi.  

CHP delege seçimleri de “aşk, nefret, intikam, tekmili birden” kapsamında tamamlandı. Delege seçimlerine ilginç kılan, mevcut il/ilçe yönetimi dışında belediyelerin ve iştiraklerinin seçim sürecine müdahil olmasıdır. Çalışanı olan üyelere destekledikleri listeye oy vermeleri baskısı yapması, oy vermeyenin yakını belediye çalışanı varsa işten çıkarma tehdidi ve işten çıkarılması, işe alma vb. tekliflerle seçimlerin “demokratik mecrada” akmasına müdahil olmaları.

Delege seçimlerinin diğer ilginç yanı, ilk defa mevcut yönetimle/partinin dinozorları ile gençlerin arasında olmasıdır. Bu süreçte gençlerin masum bir talepleri vardı. Partinin mevcut ideolojik söylemiyle sorunlarının olmadığını belirtiyor. Yerelde aristokrat yapıya dönüşen, ulaşılmaz duruma gelen yöneticilerin ulaşılabilir duruma gelmeleri, partinin halkla bütünleşmesini, iktidar için daha fazla/aktif çalışılmasını istiyorlar. Mevcut parti yöneticileri ve yönetim anlayışları ile istemlerinin karşılanmayacağını düşünüyorlar.

Parti ve belediye yönetimi gençlerin istemlerini yanıt vermek yerine “tekmili birden” saldırıya geçti.

Bu seçimlerin sonunda ne oldu derseniz…

İki şey oldu.

Birinci olan partinin ikiye bölünmesidir. Yönetimin gençlerle ilişkisini koparmasıdır. Seçim sürecinde gençleri acımasızca örseledi. Öfkeli, kırgın, endişeli, güven ilişkisi zedelenmiş bir tabana partiyi oturttular. Diğeriyse Ali Marım’ın, elli yılda inşa ettiği “parti içi Ali abiliği” imajının yara aldırmasıdır.

Ali Marım, delege seçimlerinin kaybedenidir. Beklentisi olmadığı bir süreçte, gençlerin kaybetmesi için parti üyelerini “tehdit algısı” oluşturacak şekilde araması, klasına yakışmadı.

Ben gençlerden yanayım. Gençlerin yönetime gelmesini çok istiyorum. Gençler başaracaksınız…

Bir sonraki yazı; Ali Marım ne yapmalı?